Viskozite Nedir? Viskozitenin Önemi Nedir?

Viskozite sıvıların akmaya karşı gösterdiği direnç olarak tanımlanır. Akışkanlık özelliğinin tam tersidir diyebiliriz. Örneğin bir şerbetin veya pekmezin viskozitesi yüksektir. Suyun viskozitesi ise düşüktür. Çünkü su pekmeze göre daha akışkandır. Viskozite ilk bakışta önemli bir nitelik olarak görülmeyebilir. Fakat viskozite özellikle akışkanlar ile uğraşılan bir çok alanda büyük önem taşımaktadır. Hidrolik akışkanlar, soğutucu akışkanlar ve sürtünmeyi engelleyen motor yağları bunlardan bazılarıdır.




Bir bardak suyu bir kaba boşalttığımızı düşünelim. Suyu dökmeye başladığımızda herhangi bir uzama olmadan direk dökülecektir. Bir miktar balı dökmeye çalıştığımızda ise bal hemen hareket etmeyecek, belirli bir süre sonra yavaş yavaş dökülecektir. Bu durumun sebebi balın viskozitesinin yüksek olmasıdır. Suyun viskozitesinin ise düşük olmasıdır. Bunun gibi pek çok örnek verilebilmektedir.



Viskozitenin Önemi


Hidrolik sistemlerde hidrolik akışkanın viskozitesi basınç iletimine uygun olmalıdır. Bu yüzden optimum viskozite değeri seçilmelidir. Hidrolik akışkanın viskozitesi ne çok düşük ne de çok yüksek olmalıdır. Eğer viskozite düşük olursa hidrolik sistemde kaçakların meydana gelme riski artar. Eğer viskozite yüksek olursa çok yoğun bir akışkan olacağından dolayı güç iletiminde aksamalara ve yeterli tepki süresinin alınamamasına neden olur.




Vidalı kompresör, vites kutusu ve motor silindirleri gibi birbiri ile sürtünme durumunda olan sistemlerde de viskozite önemli bir etkendir. Bu sistemlerde kullanılan akışkanın viskozitesi düşük olmamalıdır. Çünkü sürtünme halinde olan parçalar arasında yağ filmi teşekkül etmesi gerekir. Yağ filmi sürtünme durumundaki parçalar arsasında tabaka oluşturur ve sürtünmelerini engeller veya çok aza indirir.



Viskozitenin birimi Pa.s 'dir (Pascal.saniye). Viskozite sıcaklık ve basınçla değişir. Akışkanın sıcaklığı arttıkça akışkanın viskozitesi azalmaktadır. Eğer akışkanın basıncı artarsa akışkanın viskozitesi artmaktadır. Bu yüzden tasarlanan sistemlerde sıcaklık ve basınç özelliklerine bakılması gerekmektedir. Çünkü yüksek sıcaklıklara çıkan dişli kutuları veya hidrolik sistemlerde sıkışmayla meydana gelen ısı artışları viskoziteyi etkilemekte ve dikkate alınmayan sıcaklık ve basınç durumları tasarım hatalarına yol açabilmektedir.


Reynolds sayısı ve akışkan türlerini belirlerken de viskoziteden yararlanılır. Viskozitenin artması Reynolds sayısını azaltır. Viskozitenin azalması ise Reynolds sayısını arttırır. Reynolds sayısı da akışkanın türünü belirlemek için kullanılır. Daha fala bilgi için ilgili yazımıza bakabilirsiniz.


Share:

Soğutma Kulesi Nedir? Nasıl Çalışır?

Soğutma Kulesi Nedir?


Soğutma kulesi belirli proses ve döngüler ile ısınmış olan suyun, maksimum süre ve maksimum temas yüzeyi sağlanacak şekilde tasarlanan dolgulara püskürtülmesiyle soğutulmasını sağlayan yapılara denir. Soğutma ihtiyacı olan iklimlendirme uygulamalarında, enerji santrallerinde ve soğutma ihtiyacı olan işletmeler gibi bir çok alanda kullanılmaktadır. Özelleştirilmiş ısı değiştiricileri olarak da adlandırılmaktadır.



Soğutma kuleleri, yapılacak soğutma ihtiyaçlarına göre çeşitli şekillerde tasarlanırlar ve kurulurlar. Açık tip soğutma kuleleri, kapalı tip soğutma kuleleri, doğal veya zorlanmış taşınımlı soğutma kuleleri gibi birçok tip bulunmaktadır. Kullanılacak soğutma kulesinde stabilite, soğutma kalitesi, soğutma miktarı ve soğutma süresi gibi kriterlere bakılarak mümkün olan en iyi soğutma kulesi tasarımı yapılır.



Soğutma Kulesi Nasıl Çalışır?


Soğutma kulelerinde soğutulacak su pompa yardımıyla soğutma kulesinin üst kısmındaki borulara gönderilir. Gönderilen su borularda bulunan püskürtme kısımları yardımıyla dolgu yüzeylerine püskürtülür. Püskürtme yüzeyleri olabildiğince su ile temasta kalmak ve maksimum ısı transferini sağlayacak şekilde tasarlanırlar. Soğutma kulesinin alt kısmında hava doğal veya fan yardımıyla soğutma kulesinden geçirilir. Geçirilen hava su ile temasa geçer ve suyun soğutulması sağlanır. Soğutulan su kulenin dibindeki haznede birikir ve yine pompa yardımıyla istenilen bölüme yönlendirilir.




Soğutma kulelerinde soğutma esnasında bir miktar su buharlaşır. Fakat buharlaşan su miktarı büyük kayıplara yol açmaz. Buharlaşan su %5-%10 civarındadır. Ayrıca bu yöntem ile soğutmanın doğaya zararı soğutma suyu vb. kullanılan uygulamalardan daha azdır. Çünkü soğutma suyu ile yapılan soğutmalarda, soğutmayı sağlayan atık su nehir ve akarsulardaki suyun sıcaklığını arttırmakta ve  canlı popülasyonunu olumsuz yönde etkilemektedir.


Sonuç olarak, soğutma kuleleri halihazırda kullanılan en önemli ve verimli soğutma yöntemlerinden biridir. Birçok işletmelerde, enerji santrallerinde kullanılmaktadır. İhtiyaca göre değişik tiplerde tasarımları ve kurulumları yapılmaktadır. Doğaya diğer soğutma sistemlerine göre çevreye daha az zararı vardır.

Share:

Reynolds Sayısı ve Akış Türleri

Reynolds sayısı, belirli bir boru veya geometriden geçen akışkanın akış türünü belirleyen sayıdır. Osborne Reynolds tarafından bulunmuştur. Bu akış türleri laminer ve türbülanslı akıştır. Osborne Reynolds hazırlamış olduğu deney sistemi ile bir borudan geçen sıvının akış türünü tespit etmiş ve tekrarlayan deneyler neticesinde, kendi adı verilen Reynolds sayısı ile bu deney sonuçlarını genelleştirmiştir.

Deney basitçe şöyle hazırlanmıştır. Akışkanın geçtiği, akışkan hızının ayarlanabildiği bir boru ve  borudan akan akışkana mürekkep enjekte eden bir sistemden oluşur. Deney yapılırken mürekkebin davranışı gözlemlenmiştir ve akış türü hakkında yorum yapılmıştır. Eğer mürekkep ince bir çizgi şeklinde gözlemleniyorsa ve mürekkepte dağılma olmuyorsa akışkan türünün laminer akış olduğu söylenebilir. Eğer mürekkep dağılıyorsa, bu durum türbülanslı akış olarak adlandırılır.


Laminer akış, akışkanın çalkantılı olmayan daha düzenli şekilde aktığı akış türüdür. Türbülanslı akış ise çalkantılı ve akış çizgilerinin gelişigüzel olduğu akış türüdür. Akış türlerine bakıldığında tam olarak tespit edilemeyen laminer akıştan türbülanslı akışa geçişteki bölge de vardır. Bu bölgede akışkan türü için ne laminer ne de türbülanslıdır denemez. Bu bölgeye geçiş evresi denir. Reynolds sayısı aşağıdaki denklem ile tespit edilir.



Bu denklemde;

ρ =yoğunluk ( kg/m3)
V= akışkanın hızı (m/s2)
D= akışkanın geçtiği borunun çapı (m)
μ= akışkanın dinamik viskozitesi (Pa.s)
v= akışkanın kinematik viskozitesi (m2/s)

Bu denklemden elde edilen Reynolds sayısı ile akış türü hakkında yorum yapılır.

Re < 2300                         Laminar akış tipi
2300 <  Re < 4000            Geçiş rejimi
Re > 4000                         Türbülanslı akış tipi



Denklemden görülebileceği gibi Reynolds sayısı ve akış türleri yoğunluğa, akışkanın hızına , akışın gerçekleştiği borunun uzunluğuna ve akışkanın viskozitesine bağlıdır. akışkanın yoğunluğu, borunun uzunluğu ve akışkanın hızı arttıkça Reynolds sayısı da artar. Viskozitenin artmasıyla Reynolds sayısı azalır. Yani yüksek yoğunluk ve viskoziteli akışkanlarda laminer akış rejimine daha fazla rastlanır. Çünkü viskoz ve yoğunluğu yüksek akışkanların hızları daha düşüktür. Daha akışkan ve hızı yüksek akışkanlarda ise türbülanslı akış rejimi gözlemlenir. Viskozite hakkında daha fazla bilgiye ilgili yazımızdan ulaşabilirsiniz.

>> Viskozite Nedir? Viskozitenin Önemi Nedir?


Laminer ve türbülanslı akışa birçok örnek verilebilir. En çok verilen örneklerden biri dumanın akış durumudur. Yanan bir maddeden çıkan duman veya sigara dumanı ilk olarak daha düzenli ve ince bir şekilde çıkar. Bu durum laminer akış türüne örnek verilebilir. Daha sonra ise hava akımıyla dağılır ve türbülanslı akışa geçer. Aynı şekilde suyun baraj kapağından çıkmadan önce ve çıktıktan sonraki durumu da örnek verilebilir. Her ne kadar tam düzenli olmasa da baraj kapağından geçmeden önce su laminer akış rejimindedir. Kapağın açılması ile meydana gelen hız artışı ve basınçla akış, türbülanslı akış rejimine geçer.

Share:

Forklift Nedir? Forklift Çeşitleri Nelerdir?

Forklift, insanların kaldıramayacağı veya kaldırmakta zorlanacağı eşyaların kaldırılmasını ve düzenlenmesini sağlayan bir iş makinesidir. Genellikle paletler yardımıyla yüklerin kaldırılması sağlanır. Ön tarafında bulunan çatal kısmı ile yükün altına girilir ve kaldırma işlemi yapılır.

Forklift sanayi, depo, şantiye gibi ağır yüklerin kaldırılması gereken veya istif yapılması istenen birçok sektörde ve fabrikada kullanılmaktadır. Forklift kullanılacak zeminin engebesiz olması gerekmektedir. Çünkü engebeli arazi kaldırılan yükte ve forkliftte dengesizliklere neden olmakta ve iş kazalarına neden olabilmektedir



Forklift Çeşitleri


Kullanılan yakıta göre dizel, LPG ve elektrikli olarak üretilmektedir. Dizel forkliftler, kullanım olarak en yaygın forkliftlerdendir. Yakıt ikmalinin hızlıca gerçekleştirilir ve zaman kaybına neden olmaz. Elektrikli forkliftler ise kapalı alanlarda ve LPG’nin risk oluşturduğu fabrikalarda kullanılır. Bu forkliftler herhangi bir salınım yapmadığı için kapalı alanlardaki havayı kirletmez. Bunun yanısıra forkliftler kullanım amacına ve ihtiyacına göre farklı tiplerde üretilmektedir. Forklift çeşitleri yakıtına ve tiplerine göre incelenecektir. 



Yakıt Tipine Göre Forkliftler



Dizel forkliftler


Yakıt olarak motorin kullanılan forkliflerdir. Kullanımı çok yaygındır. Fabrika dışı veya açık alan kullanımı için idealdir. Islak ve çamurlu zeminlerden etkilenmezler. Yakıt ikmali süresi kısadır. Yakıt bitmeye başladığında kolayca yeniden doldurulabilir. Yüksek hız, stabilite, düşük torkta çalışma gibi dizelden gelen avantajları vardır. Dizel forkliftler daha güçlü makinelerdir ve ürün maliyetleri daha düşüktür. Yüksek kaldırma kapasitesi ve geniş kullanım yelpazesi sunar. Diğer tiplere göre daha ucuzdur. Bu yüzden ilk maliyet açısından tercih sebebidir. Dizel forkliftler diğer forklift tiplerine göre daha az bakım gerektirir ve bakım aralıkları daha seyrektir. 







Dizel forkliftlerin dezavantajlarına baktığımızda ise çoğunlukla fosil yakıt kullanımından dolayı çevreye ve doğaya verdiği zararlardan gelmektedir. Fosil yakıt kullanımından dolayı Co2 salınımı yapmaktadır ve gürültülü çalışmaktadır. Bu yüzden kapalı alanda uzun süre kullanılmaması gerekir. Büyük ebatlarından dolayı kullanılan mekanda daha fazla hareket alanı gerekebilir. Elektrikli modellere göre yakıt daha pahalıdır. Yanıcı yakıttan dolayı bazı kullanım alanlarında kullanımı tehlikeli olabilir.




Elektrikli forkliftler


Elektrikli forkliftler enerji kaynağı olarak elektriği kullanan forklift çeşididir. Fosil yakıt kullanmadığı için Co2 salınımı yapmaz. Çevreye zararlı değildir. Kapalı alanlarda kullanımı uygundur. Elektrik kullandığı için fabrika alanında yakıt istasyonuna ihtiyaç yoktur. Fosil yakıtlara göre yakıt tasarrufu sağlar. Sessiz çalışma olanağı sağlar. Motoru için herhangi bir soğutma sistemi kullanmasına gerek yoktur. Karşı ağırlık olarak elektrik bataryası kullanılır. Bu yüzden ek bir ağırlığa ihtiyacı yoktur.

Elektrikli forkliftlerin bazı dezavantajları vardır. Batarya dolum istasyonları kurulması gerekebilir. İlk üretim maliyeti yüksektir. Ağır bataryası nedeniyle batarya değişimi için kaldırma araçlarına ihtiyaç doğabilir. Kapasitesi sınırlıdır. Bu yüzden yüksek kaldırma yükü istenen durumlar için kullanımı uygun değildir. 




LPG'li forkliftler


LPG’li forkliftler yakıt olarak propan gazını kullanan forklift çeşididir. İlk alım maliyetleri düşüktür. Bazı çeşitlerinde elektrikli forkliftlerden daha kapasiteli çalışabilmektedir. Yönetmelikleri sağlamak koşuluyla kapalı alanlarda çalışmaya uygundur. Çevreye zararı dizel forkliftlere oranla daha azdır.

LPG’li forkliftlerin de bazı dezavantajları vardır. Karşı yük bölgesinde bulunan propan tankı geri görüşü olumsuz etkiler. Yakıt sisteminde kaçak olma ihtimali vardır. Bu yüzden operatör bu konuda eğitimli olmalıdır. Soğuk havalarda çalıştırılması ve yüksek performans alınmasında sorunlar çıkabilir. Uzak lokasyonlarda propan gazına erişim sıkıntısı yaşanabilir.





Tasarımına Göre Forkliftler



Karşı dengelemeli forkliftler


En yaygın kullanılan forklift tipidir. Forklift denince insanların akıllarına gelen ilk modeldir. Bu tip forkliftlerde çatal, makinenin önünden çıkıntı yapar ve herhangi bir kol veya ek ekipman kullanmaya ihtiyaç duymaz. Yük tam konumuna çıkartılır ve kolayca istifleme sağlanır. Karşı dengeleme makineleri elektrikli, gazlı veya dizel olarak temin edilebilir.

Bu tipteki forkliftlerde kaldırılan ağırlığı dengelemek amacı ile forkliftin arka tarafında dengeleme ağırlığı bulundurur. Bu ağırlık genelde forklift ağırlığının yarısı kadardır. Elektrikli modellerde kullanılan bataryaların ağır olması, ayrıca kullanılması gereken ağırlığı azaltır veya batarya direk olarak dengeleme ağırlığı olarak kullanılır.



Üç tekerlekli forkliftler


Üç tekerlekli denge ağırlıklı forkliftler, düzenli dengeleme makineleri ile aynı önceliğe sahiptir, ancak makinenin arkasında tek bir tahrik tekerleği vardır. Bu sayede maksimum manevra kabiliyeti sağlar. Üç tekerlekli forkliftler, mükemmel manevra kabiliyeti sayesinde alanın dar olduğu ve manevra kabiliyetinin kısıtlı olduğu mekanlar için kullanılmaktadır. İç kısım ve dış kısım kullanımlarına uygundur. Manevra kabiliyeti sayesinde yüksek verimli olarak kullanılırlar.



Erişim forkliftleri


Erişim forkliftleri ağırlıklı olarak depo işletmeleri için tasarlanmıştır. İyi bir manevra kabiliyeti ile maksimum kaldırma yüksekliği sunar. Bir istif aracı içindeki dengeleyici bacaklar ve bataryalar sayesinde forklift yapısı içinde herhangi bir dengeleme ağırlığına ihtiyaç duymazlar.

Bazı ulaşım araç üreticileri, operatör için daha konforlu bir görüş konumu sağlamak için forkliftlerini eğilebilir bir kabin mekanizması ile tasarlarlar. Daha fazla görünürlük için erişim forkliftleri, navigasyona yardımcı olması için kabin içinde bir LCD ekrana sinyal gönderen çatal taşıyıcı üzerindeki kameralar ile donatılabilir. Bu sistemler kablolu veya kablosuz olabilir ancak deneyimlere göre kablolu sistemler, geniş bant yönlendiriciler gibi dış kaynaklardan gelen girişime duyarlı olmadıklarından daha güvenilirdir.

İç mekanlarda kullanım için mükemmeldir, fakat dışarıda çalışmak için ideal değildir. Taşıyıcının altındaki düzgün olmayan çalışma yüzeylerindeki boşluklar sorunlara neden olabilir ve dalgalı çalışma yüzeylerinden dolayı düzenli olarak sallanırsa, elektrikli güç sistemlerinde sorunlara yol açabilir. 




Transpaletler


Transpaletler, genellikle 3,5 tona kadar olan yükleri kaldırmak amacıyla tasarlanmış olup paletli yükleri kaldıran araçlardır. İş yerlerinde ve fabrikalarda temizleme veya transfer esnasında yükleri kaldırmak veya yerini değiştirmek için kullanılır. Sistem güç uygulanarak harekete geçirilir ve yüklerin kaldırılmaları sağlanır.






Share: