Format USB'sinin Görünmeme Sorunu

USB ile format atarken karşılaşılan en büyük sorunlardan biri de format USB'sinin boot menüde gözükmemesidir. Daha formata başlamadan karşılaşılan bu sorun can sıkıcı bir hale gelebiliyor. Bu yazımızda bootable USB'nin görünmeme nedenlerini ve çözümlerini aktarmaya çalışacağız.



1. Kullanılan USB bozuk veya sorunlu olabilir.

Format için kullanılan USB'nin kullanılmadan önce çalışır durumda olduğundan emin olmanız gerekir. Ayrıca USB portlarının da çalışıp çalışmadığı kontrol edilmelidir. İmkan dahilinde görünmeyen USB başka bir bilgisayarda denenmelidir.


2. BIOS'da secure boot ''Disable'' konumunda olabilir.

Eğer USB'niz boot menüde gözükmüyorsa secure boot satırı kontrol edilmelidir. Eğer ''enable'' konumundaysa ''disable'' olarak değiştirilip, yeniden başlatılarak denenebilir. 


3. Format USB sadece boot menüde gözükebilir.

Bazı sistemlerde format USB'si bios menüde gözükmeyebiliyor. Bu yüzden bilgisayar açılırken direk olarak boot menü tuşuna basılır ve bu kısımdan bootable usb ismi seçilir. Boot menüde usb görmek için harddisk menüsündeyken ''enter'' a basılır ve çıkan ekrandan usb seçilir. Boot menü tuşu çoğu bilgisayarda F12 tuşudur.



4. Format dosyaları düzgün şekilde oluşturulmamış olabilir.

Format usb sinin gözükmemesinin nedenlerinden biri de uygun olarak oluşturulmamış format dosyalarıdır. USB format için hazırlanırken uygun bir program kullanılır veya aşağıdaki yol izlenir.

- USB bilgisayara takılır.
- Başlata ''cmd'' yazarak komut sistemi yönetici olarak başlatılır.
- ''diskpart'' yazılıp ''enter'' a basılır. Daha sonra aşağıdaki komutlar sırası ile girilir ve enter a basılır.
- list disk
- select disk 1  (Buradaki 1 rakamı usb sırasını gösterir. Sizdeki sırasına dikkat edin. Yanlışlıkla harddiskinizi göstermeyin)
- clean
- create partition primary
- select partition 1
- active
- format fs=fat32 quick  (veya) format quick fs=ntfs  
- assign

Bu komutları adım adım uyguladıktan sonra komut yöneticisinden çıkılır ve format dosyaları USB'ye kopyalanır.


5. BIOS'da Legacy USB support ''disable'' olabilir.

Format USB sinin görünmemesinin nedenlerin biri de usb portlarının çalışmasını sağlayan bu satırın ''disable'' olmasıdır. Bu satıra gelerek ''enable'' ile değiştirip, USB'nizi yeniden deneyebilirsiniz.


6. USB biçimlendirme modu ''fat32'' veya ''ntfs'' ayrı ayrı olarak denenebilir.

Yukarıda USB'nin formata hazırlandığını anlatmıştık. Hazırlama aşamasında biçimlendirmeyi sağlayan 2 farklı komuttan bahsetmiştik. Eğer ''format fs=fat32 quick'' ile format USB niz gözükmüyor ise bir de aynı adımları uygulayarak ''format quick fs=ntfs'' komutunu deneyin. Bu komut format USB sinin hangi formatta olacağını belirleyecektir.


Not: Bu yöntemler daha önce bu sorunla karşılaşmış ve soruna karşılık verilen cevaplardan derlenmiştir. Bu yöntemlerin denenmesi veya uygulanmasında sorumluluk uygulayan kişilere aittir.
Share:

Nehir Tipi (Doğal Akışlı) Hidrolektrik Santraller

Hidroelektrik santraller (HES) elektrik üretmek amacıyla kullanılan yaygın üretim tesisleridir. Dünya genelinde ve ülkemizde hidroelektrik santralleri ile elektrik ihtiyacımızın bir bölümünü karşılayabiliyoruz. Yenilenebilir enerji olarak görülen hidroelektrik enerji, hidroelektrik santrallerin kurulduğu su yatağının özelliklerine göre farklı şekillerde projelendirilmektedir. Bu yazımızda nehir tipi, boru tipi veya doğal akışlı olarak isimlendirilen daha küçük çaplı hidroelektrik santrallerden (HES) bahsetmeye çalışacağız.


Nehir tipi hidroelektrik santraller (HES) akarsu üzerine kurulur ve büyük çaplı hidroelektrik santrallerden ayrı olarak, su depolanmadan türbinlerden geçirilir ve elektrik üretilir. Genellikle küçük ve orta kapasiteli olarak kurulumları yapılır. Kapasitelerinin düşük olmasına rağmen daha az yer kaplaması ve çevreye daha az zararının olması nedeniyle önemli bir enerji üretim çeşididir. Fakat üç veya dört nehir tipi hidroelektrik santrali ancak bir yüksek kapasiteye sahip, depolamalı hidroelektrik santrali kadar enerji üretebilmektedir.

Nehir Tipi Hidroelektrik Santrallerin Kurulması

Nehir tipi hidroelektrik santralleri (HES) suyun depolama imkanının zor olduğu veya olmadığı nehir yataklarında kullanım için idealdir. Fakat her projede olduğu gibi, hidroelektrik santralinin kurulacağı su kaynağı öncelikle incelenmeli ve araştırılmalıdır. Su kaynağının yıllık, aylık, mevsimlik raporları oluşturulmalı, hidroelektrik santrali için gerekli özel ve bölgesel değerlendirilmeler yapılmalıdır. Su kaynağının hidroelektrik santrali kurulmasına yeterli olup olmadığı genellikle debi süreklilik eğrileri ile belirlenir. Elde edilen veriler ile oluşturulan bu eğri ile enerji potansiyeli belirlenir.


Nehir tipi hidroelektrik santrallerin potansiyelinin belirlenmesinde 2 önemli parametre vardır. Bu parametreler düşü (m) ve debi (m3/s)' dir. Düşü, hidroelektrik santralinin kurulacağı yerdeki yükseklik farkını ifade ederken, debi belirli bir zamandaki akış miktarını belirtmektedir. Düşü klasik ölçüm yöntemleri ile kolayca ölçülebilirken, debi ölçümü zahmetli olabilmektedir. Çünkü daha önce belirtildiği gibi debi yıla ve mevsime göre değişkenlik gösterebilmektedir.


Nehir Tipi Hidroelektrik Santrallerin Çalışma Prensibi

Nehir tipi hidroelektrik santrallerinin (HES) çalışma prensibi diğer elektrik üretim yöntemleriyle benzerlik göstermektedir. Kısaca anlatmak gerekirse elektrik üretim adımları şu şekilde gerçekleşir.

1. Nehir yatağına kurulan sistem ve regülatör ile su, akışın sağlanacağı kanala veya boruya aktarılır. 
2. Su kanala alınmadan önce yabancı maddeler su kaynağından uzaklaştırılır.
3. Çöktürme yöntemiyle sudaki toprak ve taş parçacıkları mümkün olduğunca azaltılır. Çünkü bu parçacıklar türbin kanatlarında deformasyona neden olabilmektedir.
4. Suyun kanala veya boruya aktarılması ile düzenli bir akış elde edilmiş olur.
5. Kanaldaki su türbine ulaşır ve türbini döndürür.
6. Jeneratörler aracılığı ile mekanik enerji elektrik enerjisine dönüştürülür.



Nehir Tipi Hidroelektrik Santral Elemanları

Regülatör: Enerji üretimi için kullanılacak suyu düzenler. Nehir yatağından gelen suyun ne kadarının kullanılacağını, balık geçitlerini, atık suyu vb. ayarlar. Ayrıca elek, süzgeç gibi düzenekler ile yabancı maddelerin kullanılacak suya girişini engeller.

Kanal veya tünel: Kullanılacak suyun türbinlere kadar iletilmesini sağlayan hidroelektrik santral elemanıdır. Açık kanal veya tünel şeklinde olabilmektedir.

Yükleme odası: Su kanallarına düzenli olarak su gönderilmesini sağlayan yapılardır. Birden fazla kanal olması durumunda kanallara düzenli su akışını sağlamaktadır.

Denge bacası: Su akışında ve tünellerde meydana gelen yüksek basıncı önlemek ve gerektiğinde sönümlemek için kullanılır. Hidroelektrik santralin güvenli olarak çalışmasını sağlar.

Vanalar: Birçok sistemde ayarlama ve düzenleme içim kullanılan vanalar, hidroelektrik santrallerde de aynı şekilde su akışının ve basıncının düzenlenmesinde rol oynamaktadır.

Kuyruk suyu kanalı: Santralde kullanılan suyun tekrar dere yatağına gönderilmesini sağlayan elemandır.

Türbin: Suyun türbin kanatlarına çarpmasıyla elektrik üretiminin sağlandığı elemandır. Suyun potansiyeline göre bir tane veya birden fazla birden fazla türbin kullanılabilir.

Santral: Elektrik üretim elemanlarının bulunduğu ve yönetimin yapıldığı bölümdür. Hidroelektrik santrallerin en önemli bölümlerindendir.



Nehir Tipi Hidroelektrik Santrallerin Avantajları

Nehir tipi hidroelektrik santrallerinde su depolanmadığı için ilk yapım maliyetleri depolamalı hidroelektrik santrallere göre düşük olmaktadır. Çünkü suyun depolanması için devasa barajların yapılmasına gerek kalmamaktadır. Ayrıca depolama için uygun olmayan nehir yataklarında, küçük çaplı hidroelektrik santralleri kullanılması gerekmektedir. Ayrıca depolamalı hidroelektrik santrallerin neden olduğu tarım alanlarının bozulması, erozyona neden olma gibi çevresel etkilere daha az neden olur. Bölgesel enerji ihtiyacının karşılanması için de değerli bir potansiyeldir.



Nehir Tipi Hidroelektrik Santrallerin Dezavantajları

Nehir tipi hidroelektrik santrallerinde elektrik üretimi için gerekli olan debi, değişen iklim ve yağış oranları nedeniyle istenilen değerleri vermeyebilir. Ayrıca herhangi bir depolama yapılmadığı için elektrik tüketiminin yüksek olduğu zamanlarda santral kapasitesi yetmeyebilir. Hidroelektrik santrali ulaşım olarak sıkıntılı bir yere kurulması gerekebilir. Bu durum hem kurulum aşamasında hem de bakım aşamasında maliyetleri arttırmaktadır. Tüm hidroelektrik santrallerde olduğu gibi iyi düzenlenmeyen nehir akışı, su canlılığını ve doğayı etkileyebilir.




Nehir Tipi Hidroelektrik Santrallerindeki Gelişmeler

Doğal akışlı hidroelektrik santraller önceden elektrik üretimi için iyi bir yatırım olarak görülmüyordu. Bunun sebebi, daha önce de değindiğimiz gibi düşük kapasitelerde üretim sağlaması ve yüksek tüketim miktarlarını karşılayamamasıydı. Fakat nehir tipi hidroelektrik santrallerinin doğaya daha az zarar vermesi ve yeterli ölçüde enerji sağlayabilmesinden dolayı devasa depolamalı barajlar yerine bölgesel elektrik ihtiyacını sağlayan santraller daha popüler hale geldi. Ayrıca yaygın hale gelen nehir tipi hidroelektrik santraller, bu alanda daha fazla araştırma yapılmasını sağladı. 

Nehir tipi hidroelektrik santrallerinden minimum yatırım maliyeti ve maksimum fayda beklenirdi. Maliyetli olan kapasite arttırımları rağbet görmezdi. Fakat günümüzde su kaynağından maksimum fayda sağlamak amacıyla farklı dizaynlar ve geliştirmeler yapılmaktadır. Örneğin farklı zamanlarda farklı miktarlarda enerji tüketimi için birden çok ve farklı kapasitelerde türbinler kullanılmaktadır.

Share:

Barajların Çevreye Olumlu ve Olumsuz Etkileri

Barajlar suyun akışının engellenerek belirli bir alanda birikmesini sağlayan yapılardır. Büyük veya küçük, coğrafi koşulların uygun olduğu alanlarda baraj kurulabilmektedir. Kurulan barajlar içe suyu temininden elektrik üretimine kadar bir çok şekilde kullanılmaktadır. Fakat barajlar kuruldukları bölgelerde bir takım olumsuzluklara da neden olabilmektedir. Bu yazımızda barajların çevreye olumlu ve olumsuz etkileri hakkında bilgi vermeye çalışacağız.


Barajların olumlu ve olumsuz etkileri incelendiğinde olumlu etkilerinin daha fazla olduğunu görürüz. Bu yüzden barajlardan üretilen hidroelektrik enerji yenilenebilir enerji olarak değerlendirilmektedir. Ayrıca hali hazırda mevcut olan akarsu potansiyellerinin kullanılması da ülkeler ve ülkemiz için önemli bir konudur.


Barajların Çevreye Olumlu Etkileri

1. Barajlarda biriken tatlı su içme suyu olarak kullanılabilir. Böylece barajın bulunduğu bölgenin ve yakın muhitlerin içme suyu ihtiyacı giderilir.
2. Barajlardaki suyun kanallar ile yüksekten düşürülmesi ile hidroelektrik enerji üretilir. Elektrik üretimi düşürülen suyun türbinleri döndürmesi ile gerçekleşir.
3. Barajlarda göl balıkçılığı yapılabilmektedir.
4. Barajlarda buharlaşmanın olmasıyla bölge havası nemlenir ve daha yumuşak bir iklim sağlanır.
5. Barajlardaki su, tarım alanlarının sulanması için kullanılabilir.
6. Acil durumlarda yangın söndürme faaliyetlerinde kullanılabilir.



Barajların Çevreye Olumsuz Etkileri

1. Gerekli önlemler alınmazsa balık geçişlerini engelleyerek akarsu canlılığını etkiler.
2. Daha önce kullanılan tarım arazileri sular altında kalır. Devletin bu alanları projelendirmesi için ödenek ayırması gerekebilir
3. Daha önce bölgede yaşayan canlıların yaşam alanlarının değiştirilmesi gerekebilir.
4. Bölgede bulunan ağaçların kesilmesi gerekebilir.
5. Barajdaki suların boşaltılması sırasında akarsunun devamında su taşkınları görülebilir.
6. Bazı bölgelerde toprağın yumuşamasından dolayı erozyona neden olabilir.

Share:

Ferrit, Östenit ve Sementit

Saf maddeler gösterdikleri düşük dayanım ve mekanik özellikler dolayısıyla genellikle tek başlarına kullanılmaz. Bu nedenle saf maddelere bazı alaşım malzemeleri eklenir. Bu işlem malzemelerin tek başına gösteremeyecekleri dayanıklılık ve mekanik özelliklerin gösterilmesini sağlar. Bir malzemenin alaşım olarak kabul edilebilmesi için bir alaşım malzemesinin eklenmesi yeterlidir. Fakat istenirse birden fazla alaşım malzemesi eklenerek çok daha farklı metal özellikleri elde edilebilmektedir.

Karbon, nikel, magnezyum gibi birçok alaşım elementleri vardır. Bu alaşım elementlerinin her birinin karakteristik özellikleri vardır ve alaşım oluşturdukları metalin mekanik özelliklerinin geliştirilmesine katkısı vardır. Bu alaşım elementlerinden en çok kullanılanlardan bir tanesi karbon (C) dur. Karbonun metal bileşiklerine katılmasının amacı dayanımı ve sertliği arttırmaktır. Ayrıca karbon kullanıldığı faz itibarı ile farklı özeliklerde sağlayabilmektedir.



Demir karbon bileşikleri farklı sıcaklık ve bileşenlerde farklı fazlarda bulunmaktadır. Faz, homojen özellikler gösteren bir parçadır. Bir sistemde farklı fazlar bir arada bulunabilmektedir. Demir karbon diyagramları bu fazların gösterilmesi için kullanılır. Bu fazlar yazımızın konusu olan ferrit, östenit, sementit ve delta ferrit fazlarıdır. Bu yazımızda bu fazlar hakkında bilgi verip kısaca anlatmaya çalışacağız.




Ferrit

Ferrit oda sıcaklığında içerdiği karbon miktarı nedeniyle neredeyse saf olarak nitelendirilmektedir. İçerdiği maksimum karbon miktarı oda sıcaklığında yaklaşık % 0,009 değerindedir. Çözülebilen maksimum karbon miktarı ise optimum sıcaklıkta % 0,025 değerindedir. Bu sıcaklık ötektoid nokta sıcaklığı olan yaklaşık 727  derecedir. Karbon oranının az olmasından dolayı sertliği düşüktür. Fakat sünek bir malzeme olarak kullanılabilmekte ve işlenebilmektedir. Ferrit hacim merkezli kübik (HMK) yapıdadır.

Ferrit manyetik özellik göstermektedir. Doğada farklı bileşenler şeklinde bulunabilmektedir. Doğal mıknatıs olarak bilinir. Manyetik direnci iyidir. Diğer manyetik malzemelere göre ucuzdur ve herhangi bir zararlı etkisi yoktur. Ekonomik olmasından dolayı bir çok alanda kullanılmaktadır.


Östenit

Östenit yüzey merkezli kübik (YMK) yapıda bulunmaktadır. Manyetik özellik göstermez. Karbon oranı ferrite göre daha yüksektir. Maksimum karbon miktarı 1140 derecede yaklaşık %2 dir. Demir karbon alaşımlarında 900 ile 1400 derece arasındaki sıcaklıklarda östenit yapıya rastlanmaktadır. Sıcaklığın düşmesiyle beraber östenit perlite dönüşmektedir.



Östenit bileşikler paslanmaz çelik olarak kullanılmaktadır. Paslanmaz çelik içeriğinde krom ve nikel alaşım malzemeleri bulunmaktadır. Isıl işleme uygun değildir. Soğuk işlemler ile dayanımında bir miktar artış sağlanabilir. Korozyon dayanımının önemli olduğu otomotiv, mutfak ekipmanları ve pişirme ekipmanları gibi birçok alanda kullanılmaktadır.


Sementit

Sementit intermetalik (metal-metal) bir bileşiktir. Sementit bileşiklerinde % 6,67 ' ye kadar karbon çözünebilir. Yüksek karbon miktarından dolayı sert ve gevrek bir yapıdadır. Demir karbon diyagramının en sağında yer almaktadır. Ortorombik kristal yapıya sahiptir. Diğer fazlar ile karşılaştırıldığında en sert fazdır. Düşük sıcaklıklarda manyetik özellik gösterir. Çok sert ve gevrek bir malzeme olduğu için çeşitli kesim ekipmanlarında kullanılabilir. 

Share:

Adezyon ve Kohezyon Örnekleri

Adezyon ve kohezyon kuvvetleri moleküller arası etkileşimlerden meydana gelmektedir. Bu kuvvetler günlük yaşamımızda çokça karşımıza çıkmaktadır. Ayrıca yüzey gerilimi, kılcallık ve yüzey ıslanması gibi konuların açıklanmasında da adezyon ve kohezyon kuvvetlerinden yararlanılır. Bu yazımızda adezyon ve kohezyon hakkında kısaca bilgi verip adezyon ve kohezyon kuvvetlerine örnekler vermeye çalışacağız.


Adezyon farklı cins maddeler arasında gerçekleşmektedir. Katı ve sıvılar arasında meydana gelen kuvvetlere adezyon kuvveti denilmektedir. Adezyon kuvveti büyük olduğu zaman bir kap içerisinde bulunan su, kap tabanına doğru ovallik oluşturacaktır. Ayrıca kılcallık etkisi denilen, küçük çaplı borularda sıvının yukarı doğru hareket etmesini adezyon kuvvetleri sağlamaktadır.


Kohezyon ise aynı cins maddeler arasında gerçekleşmektedir. Sıvı moleküller arasında meydana gelen kuvvetlere kohezyon kuvvetleri denilmektedir. Kohezyon kuvveti büyük olduğu zaman kap içerisindeki su bir miktar dışa doğru ovallik oluşturacaktır.Bu durum sıvı molekülleri arasında meydana gelen birbiri ile beraber bulunma isteğinden kaynaklanmaktadır. Tabi ki bu durumlar her zaman gözle görülebilecek kadar açık şekilde meydana gelmemektedir.


Kohezyon Örnekleri

1. Yüzeye damlayan suyun dağılmadan bir arada durması.
2. Bardaktan serpilen suyun sprey şeklinde değil farklı gelişigüzel olması.
3. Denizde oluşan dalgalarda su kütlesinin bir arada durması.
4. Musluktan damlamak üzere olan suyun aldığı şekil.
5. Bardaktaki su ve çay gibi sıvıları karıştırırken meydana gelen toplu hareket.
6. Hortumdan çıkan suyun yere düşmeden belirli bir süre hortumdan çıkan formunu koruması.
7. Yağmur damlasının dağılmadan yeryüzüne ulaşması.
8. Suyun yüzeyinde oluşan yüzey gerilimi.



Adezyon Örnekleri

1. Muslukta damlamakta olan suyun belirli bir ağırlığa ulaşmadan musluktan ayrılmaması.
2. Pencere camına çarpan yağmur damlalarının yavaşça aşağıya inmesi.
3. Tamamen bitirilen su şişesinin iç yüzeyinde su damlalarının kalması.
4. İnce borulardaki sıvının adezyon kuvvetleri nedeniyle kılcallık etkisi oluşturması.
5. Dolaylı olarak da olsa kış aylarında çatılarda oluşan sarkıtlar.
6. Duş aldıktan sonra vücudun ıslak kalması

Share:

Kaynak Çeşitleri

Kaynak işlemi metallerin ve plastiklerin birleştirmesini sağlayan bir prosestir. Kaynağın birçok çeşidi vardır. Bunun sebebi farklı özelliklerdeki malzemeler ile kaynağının en uygun şekilde yapılmasıdır. Ayrıca çevre koşullarına uygunluk ve kaynak sonucunda istenen özellikler de kaynak işleminin geliştirilmesini ve çeşitlenmesini sağlamıştır. Bu yazımızda en çok kullanılan kaynak çeşitlerinden bahsetmeye çalışacağız.



Ark Kaynağı

Elektrik enerjisi kullanılarak yapılan kaynak çeşididir. Elektrot ve kaynak yapılacak metal arasında oluşan ark ile kaynak işlemi gerçekleşir. Ark ile meydana gelen yüksek ısı metalin erimesini sağlar ve eriyen metalin soğumasıyla metaller birleştirilmiş olur. Elektrot olarak tükenen veya tükenmeyen elektrotlar kullanılabilir. Klasik birleştirme işlemleri için en çok kullanılan kaynak çeşitlerindendir. Kaynak için gerekli elektrik voltajı, kaynak işlemi için tasarlanan makineler ile sağlanır. Bu makineler sabit bir voltaj ile kaynağın yapılmasını sağlar. Elektrodun çeşidine göre farklı voltaj değerleri kullanılması gerekebilir. 


Ark kaynağı yapılırken bir dizi güvenlik önlemi alınması gerekebilir. Çünkü kaynak sırasında kıvılcım oluşması ve parlama meydana gelir. Patlayıcı ve yanıcı malzemelerin kaynak atölyesinden uzaklaştırılması ve kaynak elemanının göz ve beden sağlığı için koruyu ekipmanlar kullanması gerekmektedir.


Gaz Altı Kaynağı

Gaz altı kaynağı aslında bir ark kaynağı çeşididir. Gaz altı kaynağında temel amaç kaynak sırasında gaz kullanılarak kaynak ile hava arasındaki bağlantıyı kesmektir. Böylece havadaki oksijenden dolayı meydana gelebilecek oksidasyon önlenmiş olur. Gaz altı kaynağında koruyucu olarak argon ve helyum gazları ve bunların karışımları kullanılır. Klasik ark kaynağında olduğu gibi cüruf oluşumu yoktur. Gaz altı kaynağında elektrot devamlı olarak beslenir. Verimi normal ark kaynağına göre daha yüksektir. Gaz altı kaynağında da güvenlik önlemlerinin alınması önemlidir. kaynak işçisi aynı şekilde koruyucu ekipmanlarını takmalı ve kaynak yapılacak ortam uygun olmalıdır. 



Toz Altı Kaynağı

Toz altı kaynağı da aynı şekilde havanın oksidasyonunu engellemek amacıyla geliştirilmiş bir kaynak çeşididir. Toz altı kaynağında bahsedilen toz silikat, oksit ve kireç gibi malzemelerden oluşur. Kaynak sırasında toz önceden bir mekanizma ile dökülür, daha sonra kaynak işlemi yapılır. Kaynak yapıldıktan sonra temizleme işlemi yapılır. Bu kaynak çeşidinde yüksek hızlarda kaynak yapılabilir. Bu yüzden büyük makinelerin ve taşıtların kaynak işlerinde kullanılır. Ayrıca kaynak sırasında kullanılan toz, kaynaktan kıvılcım çıkmasını ve parlama yapmasını engeller. Büyük çaplı işler için tercih edilen bir kaynak çeşididir.



Patlama Kaynağı

Kaynak edilmesi zor olan iki metalin birbiri arasındaki bağın oluşturulmasını sağlayan kaynak çeşididir. Genellikle özellikleri iyi olmayan bir metalin kaplanması için kullanılır. Kaplanacak metal üzerine kaplama plakası koyulur. Onun üzerine de patlayıcı madde içeren tabaka hazırlanır. Patlama sırasında aşırı gürültü ve kıvılcım olacağı için uygun ortam ve uygun koruyucu ekipmanlar ile yapılmalıdır. Diğer kaynak çeşitlerine göre daha farklı bir kaynak çeşidi olduğu söylenebilir.



Katı Hal Kaynağı

Levha gibi ince malzemeler yüksek sıcaklıklarda bozulmalara uğramaktadır. Bu yüzden bu levhaların kaynaklanması ya sıcaklık erilmeden ya da düşük sıcaklık ve basınç ile yapılmaktadır. Birbiri üzerine getirilen levhalar basınçla birbirine doğru sıkıştırılır. Sıkıştırılan levhalar çok düşük sıcaklık eya akım verilerek birbiri arasında bağ kurması sağlanır. Bu kaynak çeşidinin kullanım alanı ince kesitli parçalar ile sınırlıdır.

Share:

Motor Bloğu Nedir? Nasıl Üretilir?

Silindir bloğu olarak da adlandırılan motor bloğu, motorun önemli parçalarının yer aldığı, krank mili sayesinde içerisinde silindirlerin gelip gittiği, yakıtın yanarak enerji elde edildiği ve bu sayede hareketin sağlandığı araç parçasıdır. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte daha hafif ve sağlam alüminyum alaşımlardan üretilse de en çok bilinen motor bloğu malzemesi dökme demirdir. Motor bloğu motorun büyük bir bölümünü oluşturmaktadır. Yaklaşık tüm motor ağırlığının %20-%30 una denk gelmektedir.


Motor bloğu üzerinde birçok komponent taşımaktadır ve yapısı da oldukça girintili çıkıntılı ve karmaşıktır. Bu gibi karmaşık şekillerin işlenmesi ise seri üretim ve otomasyon sistemleri ile bir hayli zordur. Daha çok işlem ve proses gerektirmektedir. Bu yüzden motor bloğu üretimi, klasik bir yöntem olan döküm ile gerçekleştirilir. Bu yöntem ile girintili çıkıntılı yüzeyler oluşturulabilmekte, tek parça halinde motor bloğu üretilebilmektedir. Farklı olarak bir kaç parça şeklinde veya özel üretim teknikleri de kullanılabilmektedir.



Döküm yöntemi ile motor bloğu üretim aşamaları;

1. Motor bloğu şeklinin oluşturulabilmesi için kum ve refrektar malzemelerden oluşan kalıp hazırlanır. Bu kalıp bir kaç parçadan oluşabilir. Kalıp oluşturulurken farklı modellerin birleştirilmesinden yararlanılabilir.

2. Oluşturulan kalıp, yükek toleranslı üretim yapabilmek için yüzeyi bir dizi işlemden geçirilir.

3. Motor bloğu malzemesi yüksek sıcaklıktaki fırınlarda eriyik haline getirilir. Bu malzeme alüminyum, dökme demir vb. malzemelerden oluşabilir. Eriyik herhangi bir deformasyon oluşturmaması için dış etkilerden ve yabancı malzemelerden uzak tutulur.

4. Eriyik metal, seri üretimlerde makineler yardımıyla, tek üretimlerde ise çeşitli ekipmanlar ve kas gücü ile ile kalıp içerisine dökülür. Özellikle atölye ortamında yapılan dökümlerde azami güvenlik önlemlerinin alınması gerekmektedir.

5. Kalıp içerisinde soğuyan motor bloğu kalıp bozularak çıkarılır ve blok içerisindeki kalan yabancı maddeler temizlenir.

6. Elde edilen motor bloğu nihai şekli elde etmek amacıyla bir dizi işlemden geçirilebilir. Bu işlemler kullanılan döküm yöntemine ve tekniklerine göre değişebilmektedir.

Döküm yöntemi hakkında daha fazla bilgi almak için diğer yazılarımıza bakabilirsiniz.

>> Döküm Nedir? Nasıl Yapılır?
>> Döküm Çeşitleri Nelerdir?

Share:

Dişli Çark Çeşitleri Nelerdir?

Dişli çarklar hareket ve güç aktarımı için tasarlanmış makine elemanlarıdır. Hemen hemen her makine aksamında dişli çarkların kullanımından söz etmek mümkündür. Kullanım alanının bu kadar geniş olmasından dolayı birçok dişli çark çeşidi bulunmaktadır. Bu yazımızda dişli çark çeşitlerinden bahsedip, bu dişilerin çarkların özelliklerini açıklamaya çalışacağız. Dişli çarklar için daha fazla bilgiyi diğer yazılarımızda bulabilirsiniz.




Düz Dişli Çarklar

Düz dişli çarklar, ilk olarak icat edilmiş ve kullanılmaya başlanmış olan klasik dişlilerdir. Güç ve hareket aktarımı için yaygın olarak kullanılır. Diğer dişli çarklara göre üretimi ve hesaplamaları daha basit olarak yapılabilmektedir. Azdırma, fellow ve maag gibi çeşitli şekillerde üretimi yapılabilmektedir. Verimi helisel dişli çarklara oranla daha düşük olması ve gürültülü çalışmasına rağmen ekonomik nedenlerden dolayı tercih edilebilmektedir. Dişli çark çeşitlerinin çoğunda olduğu gibi diş profili evolvent olarak üretilir.



Helis Dişli Çarklar

Helis dişli çarklar düzlü dişli çarklardan bir süre sonra tasarlanmıştır. Düz dişli çarklara göre daha verimlidir. Ayrıca daha az gürültüye neden olurlar. Düz dişli çarkın diş profilinin helis açısı kadar kaydırılması ile helis yapısı ortaya çıkar.


Yüksek verim ve hız istenen dişli sistemlerinde kullanılır. Vites kutusu ve redüktörler gibi kullanım alanları vardır. Tasarımı ve hesaplamaları düz dişli çarklara benzer. Fakat helisel yapıdan dolayı farklı formül ve bileşenler kullanılır. Düz dişliye göre daha verimli olmasının nedeni daha büyük çalışma yüzeyi ve kavramadaki üstünlüğüdür.



Konik Dişli Çarklar

Konik dişli çarklar, kuvvet ve hareketin düzlemini değiştirmeye yarar. Araçların diferansiyel sistemlerinde ve hareket iletiminin gerekli olduğu makine aksamlarında kullanılır. Genellikle 90 derecelik açı ile montajı yapılır. Farklı kullanımlar için kendi içerisinde özelleşmiş çeşitleri ardır. Çevrim oranları genellikle düşüktür. Hareket yönünün değiştirmek istendiğinde en çok kullanılan yapılardan biridir.



Kremayer Dişliler

Kremayer dişliler dönme hareketini doğrusal harekete dönüştürmeyi sağlayan dişli çarklardır. Kremayer dişliler bir pinyon dişli ile beraber çalışırlar. Pinyon dişli mil ile aktarılan dönme hareketini ve momenti kremayer dişliye aktarır. Böylece doğrusal hareket sağlanmış olur. Demiryolu taşıtları ve direksiyon sistemleri gibi kullanım alanları vardır. Ayrıca daha basit olan kapı ve pencere gibi sistemlerin açılıp kapanması için de kullanılabilmektedir. Bu tür sistemler, klasik kapılar değil daha ağır ve yüksek güç gerektiren açılıp kapanma mekanizmalarında kullanılır.



Sonsuz Dişli Çarklar


Sonsuz dişli sistemleri, konik dişli çarklarda olduğu gibi hareket ve momenti farklı bir eksene taşıyabilmektedir. Sonsuz dişlilerin temel kullanım amacı ise yüksek hız düşümü sağlamasıdır. Sonsuz dişlilerde diş adımları, modül değeri esas alınarak tasarlanır ve üretimi yapılır. Vinçler, divizörler ve direksiyon sistemleri gibi kullanım alanları vardır.



Planet Dişli Çark Mekanizmaları


Planet dişli çark mekanizmaları yüksek hız ve moment aktarım oranlarına sahiptir. Bir güneş dişli etrafında birden fazla planet dişlilerden oluşur. Yüksek hız ve moment aktarımı gereken yerlerde kullanılır. Diğer dişlilere göre hesaplamaları ve tasarımı daha karmaşıktır. Daha yüksek kapasitesi ve daha az titreşim sağlar. Planet dişli sistemleri hakkında daha fazla bilgiye ilgili yazımızdan ulaşabilirsiniz.

>> Planet Dişli Sistemleri Nasıl Çalışır?



Share:

Cisimlerin Alan ve Hacim Formülleri

Uzayda yer kaplayan her cismin alanı ve hacmi vardır. Düzgün cisimlerin alan ve hacimlerini belirli formüller ile kolayca hesaplayabiliriz. Bu yazımızda geometrik cisimlerin alan ve hacim formüllerini ayrıntılı olarak açıklamaya çalışacağız.


Küpün Alan ve Hacim Formülü

Küp, geometrik olarak en düzgün şekillerden biridir. Tüm kenarları birbirine eşittir. Bu durum küpün alan ve hacim hesaplarını yaparken kolaylık sağlamaktadır. Bir kenarı a birim olan küpün bir yüzey alanı a2, yüzey alanlarının toplamı ise 6*a2 'dir. Küpün hacmi ise a3 'tür.




Dikdörtgen Prizmanın Alan ve Hacim Formülü

Dikdörtgen prizmanın karşılıklı kenarları birbirine eşittir. Alan ve hacim hesapları kareye benzemektedir. Kenarları a,b,c birim olan dikdörtgen prizmanın alan formülü 2*(a*b+b*c+a*c) 'dir. Hacim formülü ise a*b*c 'dir.




Kürenin Alan ve Hacim Formülü

Kürenin alan ve hacim formülü yapılırken yarıçap kullanılır. Yarıçapı r olan bir kürenin alan formülü 4*pi*r2 'dir. Hacim formülü ise 4/3*pi*r3 'tür.




Silindirin Alan ve Hacim Formülü

Silindirin alan ve hacim formülü hesaplanırken alt ve üst dairenin yarıçapı ve yükseklikten yararlanılır. Yarıçapı r ve yüksekliği h olan bir silindirin alan formülü (2*pi*r*h+2*pi*r2) 'dir. Silindirin hacim formülü ise (2*pi*r2*h) 'tır.




Koninin Alan ve Hacim Formülü

Koninin alan ve hacim formülü hesaplanırken yarıçap, yükseklik ve bu bileşenlerin oluşturduğu hipotenüs kullanılır. Yarıçapı r, yüksekliği h olan bir koninin alan formülü (pi*r2+pi*r*s) 'dir. Koninin hacim formülü ise (1/3*pi*r2*h) 'tır.





Bu yazımızda cisimlerin alan ve hacim formüllerini bir liste halinde açıklamaya çalıştık. Yazımıza yorum yaparak siz de istediğiniz geliştirmeleri ve görüşlerinizi aktarabilirsiniz. Oluşturduğumuz listenin pdf formatındaki dosyaya aşağıdan ulaşabilirsiniz.


Share:

Termometre Dönüşümleri ve Sıcaklık Birimleri

Sıcaklık, ölçülebilen bir niceliktir. Sıcaklığı ölçmek için laboratuvarda ve günlük yaşamda termometrelerden yararlanırız. Cıvalı, gazlı ve metal gibi çeşitli termometreler vardır. Termometreler ile ölçtüğümüz bu değerler ise Celcius, Fahrenayt gibi çeşitli birimler ile gösterilir. Bu yazımızda bu birimler hakkında bilgi verip, bu birimler arasında termometre dönüşümlerini anlatmaya çalışacağız.


Sıcaklık Birimleri

Termometreler 1 atm basınç altında suyun kaynama ve donma noktasında göre ölçeklendirilmiştir. Bu bölümde Fahrenayt, Celcius, Reomür ve Kelin sıcaklık birimlerinin kaynama ve donma noktalarını göstermeye çalışacağız.

1. Fahrenayt

Suyun kaynama sıcaklığını 212 F, donma sıcaklığını ise 32 F olarak kabul eder. Fahrenayt termometresi 180 eş parçaya bölünmüştür. 1724 yılında Daniel Gabriel Fahreneit tarafından bulunmuştur.

2. Celcius 

Suyun kaynama sıcaklığını 100 C , donma sıcaklığını ise 0 C olarak kabul eder. Celcius termometresi 100 eş parçaya bölünmüştür. 1742 yılında Anders Celcius tarafından bulunmuştur.




3. Reomür 

Suyun kaynama sıcaklığını 80 R, donma sıcaklığını ise 0 R olarak kabul eder. Reomür termometresi 80 eş parçaya bölünmüştür. 1730 yılında Reaumur tarafından bulunmuştur.

4. Kelvin

Suyun kaynama sıckalığıbı 373,15 K, donma sıcaklığını ise 273,15 K olarak kabul eder. Kelvin termometresi 100 eş parçaya bölünmüştür.



Termometre Dönüşümleri

Termometre dönüşümleri olarak işleyeceğimiz konu aslında yukarıda anlattığımız sıcaklık birimleri arasındaki dönüşümdür. Bu dönüşümler bir termometredeki değerin diğer termometrede hangi değere karşılık geleceğini anlamamızı sağlar. Basit olarak anlatmak gerekirse 32 F değeri, 0 Celcius değerine karşılık gelir. Termometrelerde sıcaklık birim dönüşümleri yapılırken oran-orantı kullanılır. Termometre dönüşümünü resimlerle anlatmaya çalışalım.


Resimde görüldüğü gibi termometre dönüşümü yapılırken oran orantı kullanılır. Aynı sıcaklık değerindeki sıcaklık birimleri bu şekilde bulunabilmekte ve birbirine dönüştürülebilmektedir. Bir örnekle açıklamaya çalışalım.

Örn: 80 Fahrenayt değerindeki sıcaklık Celcius termometresinde kaça karşılık gelir?


Yukarıdaki resimde görüldüğü gibi denklem kurulur. Daha sonra içler dışlar çarpımı yapılarak sonuca ulaşılır. Çıkan sonuç aynı sıcaklık değeridir. Fakat farklı birimler ile gösterilmektedir. Yani 80 F değeri 26 C değerine karşılık gelir. Diğer dönüşüm problemlerini aynı şekilde yapabilirsiniz.

48 x 100 = 180 x C
4800 = 180 x C
C = 26
Share: