Alüminyum Nedir? Özellikleri Nelerdir?

Alüminyum sünek, hafif ve rengi gümüşe çalan bir elementtir. Doğada bulunan boksit madeninin işlenmesiyle elde edilir. Atom numarası 13'tür ve periyodik tabloda 3.periyot 3A grubunda yer alır. Saf olarak çok fazla kullanım alanı olmasa da alaşım halinde otomotivden havacılığa kadar bir çok sektörde kullanılmaktadır. Saf olarak kullanılamamasının nedeni dayanımının düşük olmasıdır. (50 MPa civarı) . Alaşım elementleriyle beraber dayanımı 10-15 katına kadar çıkabilmektedir. Hafif olduğu için de ağırlığına göre yüksek dayanım sağlayan alüminyum alaşımlar bir çok alanda tercih edilmektedir.



Alüminyumun Özellikleri Nelerdir?


Süneklik

Süneklik, alüminyumun en önemli özelliklerinden biridir. Bu özelliği alüminyumun soğuk, sıcak birçok şekilde üretiminin yapılmasına olanak sağlamaktadır. Bu yöntemler haddeleme, derin çekme ve sıcak-soğuk dövme gibi yöntemlerdir. Ayrıca süneklik özelliğinden dolayı yüksek tokluk istenen alaşımlarda oldukça fazla kullanılır. Süneklik ve tokluk hakkında daha fazla bilgi için süneklik, gevreklik ve tokluk yazımızdan yararlanabilirsiniz. 



Korozyona Dayanım

Korozyona dayanım da alüminyumun en önemli özelliklerindendir. Alüminyum yüzeyinde oluşan oksit tabakası sayesinde korozyona uğramamakta veya geç korozyona uğramaktadır. Bu tabaka malzemenin havayla temasını kesmekte ve oksijenin neden olduğu aşınmayı engellemektedir. Bu yüzden özellikle korozyona direnç istenen alanlarda oldukça yaygın bir kullanımı olmaktadır.

Hafiflik

Hafiflik alüminyumun otomotiv ve havacılık sektöründe kullanılmasının ana nedenlerindendir. Yüksek performans araçları, ağırlığın bir hayli önemli olduğu hava araçları ve roketlerde alüminyum ve alaşımları oldukça fazla kullanılır. Alüminyum bu hafifliğinin yanı sıra alaşım elementlerinin de eklenmesi ile yeterli bir dayanım da sunar. Eğer bu özelliklerine rağmen yeterli dayanımı sağlamasa bu kadar yaygınlaşması beklenemezdi. Alüminyumun yoğunluğu 2.7 gr/cm3 dür. Bu aynı boyuttaki demir madeninden neredeyse 3 kat daha hafif demektir.

Kolay işlenebilirlik

İşlenebilirlik de alüminyumun özelliklerinden biridir. Daha önce değindiğimiz gibi alüminyum sıcak-soğuk birçok yöntemle işlenebilmektedir. En çok bilinen form verme ve işleme şekilleri döküm, pres, haddeleme, derin çekme, soğuk-sıcak dövme vb. dir. Kısa bir araştırma ile birçok alüminyum işleme yöntemine rastlayabilirsiniz. Bu durum farklı ihtiyaçlar için alüminyumun kullanılmasını kolaylaştırmaktadır.

Yaygınlık

Alüminyum gösterdiği avantajlı özelliklerinin yanı sıra doğada oksijen ve silisyumdan sonra en fazla bulunan elementtir. Bu durum üstün özelliklerinin yanı sıra alüminyumun ekonomik olarak da tercih edilmesini sağlamaktadır. Ayrıca alüminyum ve alaşımları ile fiyat/performans ürünlerinin üretilmesini kolaylaştırmaktadır. Ayrıca geri dönüşüm yoluyla büyük bir kısmının yeniden kullanılmasını sağlamaktadır. 

Share:

Takım Çelikleri ve Çeşitleri

Metaller, ahşap malzemeler ve plastikler üretilen makine ve araçlarda en çok kullanılan malzemelerdir. Fakat bu malzemelerin kullanılabilmesi için ilk olarak şekil verilmesi gerekmektedir. Özellikle metal malzemelerin sert ve işlenmeye karşı mukavemetli olması normal bir çelikle gerçekleştirilememektedir. İşte takım çelikleri bu malzemelerin ve metallerin işlenmesinde ve kullanıma uygun hale getirilmesinde kullanılır.


Takım çelikleri soğuk iş takım çelikleri, sıcak iş takım çelikleri ve yüksek hız takım çelikleri olmak üzere üç çeşittir. Bu katagorilere dahil olmayan suda sertleştirilmiş takım çelikleri, şoka dirençli takım çelikleri, düşük karbonlu takım çelikleri, az alaşımlı takım çelikleri gibi takım çeliği çeşitleri de vardır.


Takım Çeliklerinin Çeşitleri


Soğuk İş Takım Çelikleri

Soğuk iş takım çelikleri adından da anlaşılacağı üzere düşük sıcaklıklarda çalışılan takım çelikleridir. 200 C' ye kadar mukavemetlerini korurlar ve iyi performans gösterirler. 200 C'den sonra ise sertliklerinde önemli bir düşüş görülür. Temel alaşım elementleri krom ve vanadyumdur. Yüksek sertlik ve aşınma direnci gösterirler. Bu da üretilecek parçada rahat talaş kaldırılmasını sağlar. Soğuk iş takım çelikleri en çok kullanılan takım çeliklerindendir. Düşük sıcaklıkta oldukça yaygın olarak kullanılırlar.



Sıcak İş Takım Çelikleri

Sıcak iş takım çelikleri 200 C' den yaklaşık 800 C lere kadar olan işlemlerde kullanılmaktadır. İlk mukavemetleri soğuk iş takım çeliklerine göre yüksek olmasa da yüksek sıcaklıklara çıkıldıkça mukavemetlerini koruyabilmektedir. Sıcak iş takım çelikleri genellikle sıcak çekme, sıcak dövme sıcak ekstrüzyon, basınçlı döküm vb. dir. Düşük karbon içeriklerinin yanında düşük miktarlarda alaşım elementleri de içerirler. Bu elementler tungsten, molibden, krom, vanadyum ve kobalttır. İsminden de anlaşılacağı üzere sıcak iş çeliklerinin en yaygın kullanımı yüksek sıcaklıklarda iyi sertlik ve mukavemet göstermesidir.

Yüksek Hız Takım Çelikleri

Yüksek hız takım çelikleri yüksek hızda yapılan metal işleme işlemleri için üretilmiştir. Günlük ihtiyaçlarımız için kullandığımız kesme ve delme araçlarının ekipmanları genellikle bu sınıfa girer. Alaşım elementleri diğer takım çeliklerinde sıkça gördüğümüz tungsten, molibden, kobalt vb. dir. Yüksek hız takım çelikleri 500-600 derecelere kadar performans gösterebilmektedir. Ayrıca ekonomik ve özel kullanımlar için farklı alaşım çeşitleri yüksek hız takım çeliklerinin de kendi içerisinde bazı ayrımlara sebebiyet vermiştir.



Diğer Takım Çelikleri

Yazımızın başında belirttiğimiz gibi sıcak iş çelikleri, soğuk iş çelikleri ve yüksek hız çeliklerinin yanı sıra kullanımı az olan veya özelleşmiş işlerde kullanılan bazı takım çelikleri de vardır. Bunların bazıları şunlardır.

-Suda sertleştirilen takım çeliği
-Şoka dirençli takım çeliği
-Düşük karbonlu takım çeliği
-Az alaşımlı takım çeliği
-Kalıp çeliği

Share:

Casio fx-82EX Bilimsel Hesap Makinesi İncelemesi

Sayısal bölümlerde okuyan öğrenciler ve işi gereği hesap yapması gereken kişiler bilimsel hesap makinelerine ihtiyaç duyabilmektedir. Piyasada original veya yan sanayi birçok marka bilimsel hesap makinesi üretilmektedir. Bu markalardan en bilinenlerinden birisi de Casio' dur. Bu yazımızda Casionun fx-82EX ClassWiz modelini incelemeye ve sizlere aktarmaya çalışacağız.

Casio fx-82EX modeline, üniversite öğrencileri tarafından en çok kullanılan bilimsel makinelerinden olan fx-82ES modelinin güncellenmiş versiyonu diyebiliriz. Çünkü fonksiyon sayısı ve programlanamaz oluşu, modelleri hemen hemen aynı klasmana koyuyor. Teknik değerlere baktığımızda ise 274 fonksiyon sayısına, 12 basamak gösterme kapasitesine ve ders kitabı görünümüne sahip olduğunu söyleyebiliriz.


1. Casio fx-82EX gayet şık ve modern bir görünüme sahip. Renk olarak siyah ve füme tonları kullanılmış. Bir önceki modele göre daha köşeli bir tasarıma sahip. Tuşlar da aynı şekilde dikdörtgen şeklinde. Üst kısımdaki tuşlarda değişik bir tasarıma gidilmiş. Her ne kadar yuvarlak tuşlar küçük görünse de kullanım süresince çok fazla sorun yaşamadım. Kapak kısmına herhangi bir formül etiketi yapıştırılmamış.


2. Casio fx-82EX bilimsel hesap makinesini ayarlar kısmından farklı modlar ile kullanabilirsiniz. Ayrıca font ve kontrast ayarları yapılabilir. Kontrast ayarlarının pil tüketimini etkileyebileceği unutulmamalıdır.


3. Casio fx-82EX kullanım sırasında rahat ve ele oturuyor. Tuşların hassasiyeti iyi. Masa üstünde kullanımda sallanma gibi herhangi bir sorun oluşturmuyor. Hesap makinesinin arkasında bulunan destekler yeterli. Fonksiyonlar yeterli ve kullanım için ideal. Fiyatı ise 50-60 TL civarında.


4. Casio fx-82EX bilimsel hesap makinesinin en beğendiğim özelliği ise ders kitabı görünümü. Yapılan işlemler, üslü sayılar ve köklü sayılar açıkça görülebilmekte. Cihaz çözünürlüğü de bir önceki modele göre arttırılmış ve kaliteli bir görüntü vermekte.


Sonuç olarak, Casio fx-82EX Classwiz hesap makinesi mühendislik ve diğer sayısal bölüm öğrencileri için yeterli bir hesap makinesi. Cihazın eksik yanları, programlanamaz olması ve türev-integral alma gibi fonksiyonlar içermemesi. Artı yönleri ise defter görünümün ve çözünürlüğünün iyi olması. Herkes için önerebileceğim bir makine. Daha fazla fonksiyon ve özellik için üst model olan Casio fx-991EX bakılabilir.

Share:

Kombilerde %100 den fazla verim mümkün mü?

Termodinamik kanunlarına göre kullanılan yakıt ve enerjiden %100 verim elde edilemez. Bunun nedeni harcanan elektriğin veya yakıtın bir kısmının kayıplar neticesinde kullanılamamasıdır. Peki kombi üreticileri neden ürettikleri yoğuşmalı kombilerin %109 vb. verimlerde olduğunu iddia eder? Gerçekten böyle bir verim mümkün müdür? Yoksa firmalar tüketiciyi yanıltmaya mı çalışıyor? Bu yazımızda bu soruların cevabını vermeye çalışacağız.


Her yakıt gibi doğalgazın da alt ve üst ısıl değeri vardır. Kombi verimi hesaplamalarında alt ısıl değer kullanılmaktadır. Alt ısıl değer kullanılan yakıtın yakılması sonucunda oluşan suyun buhar fazında (150 C) olduğu durumda elde edilen enerjidir. Üst ısıl değer ise elde edilen suyun sıvı fazda (25 C) olması ile elde edilen enerjidir. Alt ve üst ısıl değer için ilgili yazımızdan daha fazla bilgi alabilirsiniz.

>> Alt ve Üst Isıl Değer



Hermetik kombiler, yoğuşma yapmadığı için baca gazı su buharı şeklindedir. Yani alt ısıl değere göre verimleri değişmekle beraber %90 lara çıkabilmektedir. Yoğuşmalı kombide ise yoğuşturma işlemi yapıldığı için baca gazından enerji çekilerek yoğuşma sıvısı oluşur. Bu yüzden verim üst ısıl değere göre hesaplanmalıdır. Fakat firmalar bunu alt ısıl değere göre hesaplayarak teorik olarak %100 den fazla kombi verimi hesaplamaktadır. Bir örnekle açıklamaya çalışalım.


Doğalgazın alt ısıl değerini 8000 kcal olarak, üst ısıl değerini ise 9000 kcal olarak alalım. Hermetik bir kombi ile doğalgazın yakılması ile 7000 kcal elde edilirse verim %87,5 olarak bulunur. Yoğuşmalı kombide doğalgazın yakılması ile 8500 kcal olsun. Kombinin verimi %106,25 bulunur. Çünkü yoğuşmalı kombiden üst ısıl sınıra göre enerji elde edilmesine rağmen alt ısıl değere göre verim hesaplaması yapılmıştır. Eğer üst sınıra göre hesaplansaydı verim %94,44 olacaktı.

Firmaların bu durumu özellikle belirtmesi ise pazarlama stratejisi olarak görülebilir. Ayrıca hermetik kombiler ile farklı şekilde verim hesabının yapılması karışıklığa neden olabilir. Bu yüzden yönetmelik ile bütün verim hesapları alt ısıl değer için yapılması kararlaştırılmış olabilir. Firmaların %100 den fazla verim değerlerinin kataloglara yazılması bu durumun standartlara uygun olarak yapıldığı göstermektedir. Aksi bir durumda firma kataloglarında böyle bir ifadeye izin verilmezdi.


Share:

Ayna Mahruti Dişli Nedir? Nerede Kullanılır?

Ayna mahruti dişliler, birbiri arasında 90 derece olan iki eksen arasında hareket ve moment iletimi sağlayan dişlilerdir. Eksenler arasındaki açı uygulamaya göre değişikliğe uğrayabilir. Ayna mahruti dişli konik şekildedir. Eksenlerin kesiştiği noktada birbiri ile temas eder ve hareket sağlanır. Ayna mahruti dişlilerin düz, helis, eğrisel dişli şeklinde çeşitleri vardır. Pratikte genellikle düz ve helis yapıya sahip ayna mahruti dişliler kullanılmaktadır.


Ayna mahruti dişli, yazımızda bahsettiğimiz şekilde belirtildiği gibi ayna dişli ve mahruti dişli şeklinde farklı olarak da ele alınabilmektedir. Büyük olan dişli ayna dişlidir. Ayna dişliye 90 derecelik açıyla duran küçük dişli ise mahruti dişli denilmektedir. Dişli çarklar ile ilgili daha fazla bilgi için ilgili yazılarımızı inceleyebilirsiniz.

>> Dişli Çark Çeşitleri Nelerdir?
>> Dişli Çark Malzemeleri Nelerdir?


Ayna Mahruti Dişli Nerede Kullanılır?

Ayna mahruti dişli otomotiv, enerji santralleri ve el aletleri gibi birçok alanda kullanılmaktadır. Kullanım alanlarının en büyük örnekleri otomotiv endüstrisinde kullanılan diferansiyel sistemler ve küçük atölyelerde kullanılan el matkaplarıdır. Bu sistemlerde kullanılan ayna mahruti dişlisini açıklamaya çalışalım.



Diferansiyel, otomobillerin hareket mekanizmalarında kullanılan sistemdir. Otomobiller sağa veya sola dönerken tekerlekler farklı hızlarda hareket ederler. Sağa dönerken sol tekerlek, sola dönerken sağ tekerlek daha fazla yol alması gerekir. Bu ayarlamayı sağlayan sisteme diferansiyel denilmektedir.

Diğer bir ayna mahruti dişli sistemi de el matkaplarında kullanılmaktadır. Bahsedilen matkap küçük atölyelerde kullanılan el ile çevirme yoluyla delme işlemi yapılan matkaptır. El matkabında el ile sağlanan hareket, ayna mahruti dişli ile farklı eksende dönme hareketi sağlamaktadır. 
Share:

Alt ve Üst Isıl Değer

Isıl değer, bir birim yakıtın yakılması sonucunda elde edilen enerjidir. Doğalgaz, lpg, kömür gibi yakıtların kendine ait ısıl değerleri vardır. Bu yakıtlar kullanılırken verebileceği maksimum enerji bellidir. Yapılan kapasite ve verimlilik hesaplarında bu değer kullanılır. Yakıtlar için alt ısıl değer üst ısıl değer olarak iki farklı ısıl değer belirlenir ve hesaplamalarda kullanılır.



Alt ısıl değer: Bir birim yakıtın yanması sonucunda oluşan suyun buhar fazında olması durumunda elde edilen enerjidir. Alt ısıl değerde yakılan ürün 150 dereceye kadar soğumasıyla elde edilen enerji hesaplanır. Zaten bu yüzden oluşan su buhar fazındadır.

Üst ısıl değer: Bir birim yakıtın yanması sonucunda oluşan suyun sıvı fazda olması durumunda elde edilen enerjidir. Üst ısıl değerde ise yanma ürününün 25 dereceye kadar soğutulmasıyla elde edilen enerji hesaplanır.

Alt ve üst ısıl değerin daha iyi anlaşılması için doğalgazı ele alalım. Doğalgazın yakılmasını sağlayan kombiler hermetik ve yoğuşmalı olarak üretilmektedir. Yoğuşmalı kombilerde doğalgaz yakıldıktan sonra tasarlanan sistem ile atık gazın enerjisi kullanılır ve bacadan atılacak gazın bir kısmı yoğunlaşır. Böylece birim yakııttan daha fazla enerji elde edilmiş olur. Buradaki durum üst ısıl değere benzetilebilir. Fakat suyun 25 dereceye kadar düşmesi beklenmez.

Hermetik kombilerde ise yoğuşma sistemi olmadığı için bacadan çıkan gazın derecesi yüksektir ve yanma sonucu oluşan ürün tamamen buhardır. Böyle bir sistemde alt ısıl değerin kullanıldığını söylemek mümkündür. Ayrıca yakıtların alt ve üst ısıl değerleri deneysel değerlerdir. Bu yüzden pratikte yakıtın yakılması sonucu elde edilen ısıl değer verime göre değişebilir. Yakıtların yanması ile ilgili daha fazla bilgiye ilgili yazımızdan ulaşabilirsiniz.

>> Tam Yanma Nedir?
Share:

Makine Mühendisleri Hangi Departmanlarda Çalışabilir?

Makine mühendisliği birçok disiplin ile ilgili olan temel mühendisliklerden biridir. Makine elemanlarının ve sistemlerinin tasarlanmasından üretimine, hatta satışına kadar makine mühendisleri rol almaktadır. Bunun nedeni üretilen ticari ürün veya teknolojik parçalar hakkında teknik bilgi sahibi olmasıdır. Bu yüzden makine mühendisleri tasarım ve üretim yapılan fabrikaların çoğu departmanında çalışabilmektedir. Makine mühendisleri tasarım, üretim, kalite ve bakım gibi ana departmanlarda çalışabildiği gibi satın alma, pazarlama ve kalite kontrol gibi departmanlarda da istihdam edilebilmektedir. Bu yazımızda makine mühendislerinin çalışabileceği departmanları ve bu departmanların görevlerinden bahsetmeye çalışacağız.



Üretim Departmanı

Makine mühendisinin en etkin rol aldığı departmanlardan birisidir. Birebir olarak üretilen ürünlerin kalitesinden ve doğruluğundan sorumludur. Üretim sırasında meydana gelebilecek aksaklıklara çözüm bulmaya çalışır. Eğer planlamadan sorumlu başka bir yetkili yok ise, üretilen ürünlerin zamanında ve kaliteli olarak üretilmesini sağlar. Gerektiğinde üretimde çalışan işçilerin problemlerini çözer ve müdahale eder. Bazı firmalarda üretim ve planlama departmanı olarak, hem üretim hem de planlamanın yapıldığı departmandır.



Ar-Ge Departmanı

Makine mühendislerinin en fazla çalışmak istediği departmanlardan biridir. Çünkü çoğu makine mühendisi öğrencisinin mesleği seçmesinin nedeni, yeni bir şeyler geliştirmek ve ortaya yeni tasarımlar çıkarmaktır. Fakat üretimin aksamaması ve ekonomik sebeplerden dolayı çok fazla rutin iş de ar-ge departmanı tarafından yapılmaktadır.



Ar-ge ve çizim departmanı üretilecek ürünlerin bilgisayar ortamında çiziminin ve tasarımın yapıldığı departmandır. Ayrıca tasarlanan ürünün sağlıklı bir şekilde üretilebilmesi için tasarımı yapılan ürün parçalarının teknik resimlerinin doğru bir şekilde çıkarılmasını sağlamaktadır. Diğer departmanı ile ortak çalışırlar ve yapılan geri dönüşlere göre tasarımın değiştirilmesini ve güncellenmesini sağlarlar.


Kalite Kontrol Departmanı

Kalite kontrol departmanı üretilen ürünlerin ne kadar kaliteli ve doğru şekilde üretildiğinden sorumludur. Üretilen parçaların test cihazları ile standartlara uygunluğunu kontrol eder. Ayrıca üretilen ürünlerin özelliklerini raporlayarak çeşitli kalite belgelerinin edinilmesini sağlarlar. Üretim ve ar-ge departmanları ile iletişim halindedir. Ürünlerdeki sağlanamayan özellikleri diğer departmanlara rapor eder. Üretilen ürünün belirli bir kalite seviyesinin altında kalmaması için önemli bir departmandır.



Bakım Onarım Departmanı

Bakım onarım departmanı ticari ürün üretiminin yapıldığı hemen hemen her fabrikada bulunmaktadır. Bu departmanda çalışan makine mühendisinin görevi, üretimi aksatılmadan devam ettirmesidir. Üretimin aksamaması için üretim yapılan makinelerin ve sistemlerin bakımından sorumludur. Herhangi bir arıza durumunda en kısa sürede arızanın giderilmesi için çalışır. Yapılan bakım onarım çalışmalarının kaydını tutar ve değiştirilmesi gereken ekipmanların yenileriyle veya daha performanslı muadilleriyle değişimini yapar. Üretimin sağlıklı olarak devam edebilmesi için önemli bir departmandır.



Satın Alma Departmanı

Satın alma departmanı üretim için gerekli olan malzemelerin temini, satıcılar ile ilişkilerin geliştirilmesi ve verilen bütçe ile maksimum kaliteli malzeme alımı yapılması gibi görevleri vardır. Aslında makine mühendislerinin çalıştığı ana departmanlardan değildir. Fakat üretilen ürünlerin teknik özelliklere sahip olması, makine mühendislerinin de bu alanda istihdam edilmesini sağlamıştır.

Share:

Metallerde Yorulma Nedir? Nasıl Oluşur? Etkileyen Faktörler Nelerdir?

Metallerde Yorulma Nedir?

Yorulma, bir iş veya aktivite sonucunda yeterli fiziksel ve mental dayanıklılığın sağlanamaması durumudur. İnsanlar yorulduklarında normal zamanda kolayca yapabilecekleri işleri yorulduklarında yapamazlar. Metallerde de yorulma buna benzer şekilde çalışır. Metal yorulması oluştuğunda metaller normal şartlarda dayanabilecekleri gerilme ve yüklemelere dayanamazlar ve kırılmaya uğrarlar.


Metaller mekanik özellikler bakımından bazı dayanım sınırlarına sahiptir. Bu mekanik özellikler çeşitli test yöntemleri ile belirlenebilmektedir. Böylece makine elemanları ve parçalar bu dayanım özellikleri göz önüne alınarak tasarlanır ve üretilir. Yani bir metalin akma dayanımı 500 N/mm2 ise, normal koşullarda bu gerilmeden daha az bir gerilme metalde bozulmaya yol açmaz. Eğer böyle bir kırılma ve bozulma meydana geliyorsa akla getirilmesi gereken en önemli durumlardan biri yorulma olacaktır.



Metallerde Yorulma Nasıl Oluşur?

Metallerde ve makine elemanlarında üretim sırasında veya değişken zorlamalar sebebiyle kusurlar meydana gelebilmektedir. Bu kusurlar çatlak, çizik, pürüz vb. olabilir. Meydana gelen bu çatlak değişken yüklerin devam etmesi sebebiyle, malzeme  içerisine doğru yayılır. Büyüyen bu çatlak, aynı  tahtanın bir kısmının kesildikten sonra daha rahat kırılması gibi, çok daha küçük gerilmeler ile kırılmaya ve bozulmaya uğrar. 



Yorulmaya neden olan bu kusurlar farklı şekillerde meydana gelebilir. Makine elemanında meydana gelen ani zorlamalar veya aşırı yüklemeler bunlardandır. Ayrıca yanlış üretim uygulamaları nedeniyle metallerin iç yapısında meydana gelen süreksizlikler, çatlamalara ve kusurlara neden olabilmektedir. Makine elemanının geometrisi de oluşabilecek gerilme yığılmalarından dolayı çatlaklara neden olabilmekte, bunun sonucunda da yorulma meydana gelebilmektedir.


Metallerde Yorulma ve Wöhler Eğrisi

Wöhler eğrisi August Wöhler tarafından bulunmuştur. Vagonların aksları üzerinde çalışma yapan August Wöhler, elde ettiği gerilme değerleri ile bu eğriyi oluşturmuştur. Dönen bir milde veya değişken yüke maruz kalan bir metalde alt gerilme, üst gerilme gibi farklı gerilmeler meydana gelir. Bu gerilmelerin değerlendirilmesi ile de ortalama gerilme ve gerilme genliği kavramları elde edilir. Wöhler eğrisinde bu kavramlardan gerilme genliği kullanılır. Wöhler eğrisinde farklı gerilme genliğine karşı malzemenin ne kadar çok tekrar sayısına ulaştığı gösterilir. Elde edilen eğride belirli bir gerilme genliğinin altında malzemenin yorulmaya uğramayacağı ve sonsuz çevrim sayısını karşılayabileceği kabul edilir.



Metallerde Yorulmayı Etkileyen Faktörler

Yüzey kalitesi: Metallerde yorulmayı etkileyen en önemli faktörlerden birisi yüzey kalitesidir. Yüzey kalitesi yukarıda değindiğimiz yorulmaya neden olan çatlak çizik ve pürüzlülük gibi konular ile doğrudan ilişkilidir. Metal parçanın yüzey kalitesi ne kadar iyi olursa yorulmaya uğraması o kadar düşük ihtimaldir. Fakat diğer faktörler de işin içinde olduğu için yüzey kalitesi iyi olan bir metal hiç bir zaman yorulmaya uğramaz diyemeyiz.


Parça geometrisi: Parça geometrisi gerilmenin dağılımı için önemli bir kriterdir. Eğer makine elemanında gerilme yığılması oluşturacak perçin, cıvata, delik, sivri kenarlar vb. varsa, parçada bir süre sonra bu kısımlardan çatlak oluşumu görülebilir. Gerilme yığılması için ilgili yazımızdan daha fazla bilgi edinebilirsiniz.
Korozyon: Oksitlenme olarak da bilinen korozyon, malzeme yüzeyinde çok ya da az deformasyona neden olmaktadır. Bu nedenle de ilk maddede bahsettiğimiz yüzey kalitesinin bozulması durumu meydana gelmektedir.

Sıcaklık: Tüm metallerin sıcaklığa toleransı farklıdır. Farklı sıcaklıklarda metaller normalde olduklarından daha düşük dayanım gösterebilmektedir. Bu nedenle aşırı sıcaklık değişimlerinde malzemelerde yorulma başlangıcı meydana gelebilmektedir.

Ani değişimler: Makine elemanının normal olmayan koşullarda ani darbe, aşırı yükleme gibi durumlara maruz kalmasıyla yorulmaya neden olacak deformasyonların başlangıcı meydana gelebilir.   



Metallerde Yorulma için Önleyici Tedbirler

Metallerde yorulmayı engellemek, yorulmaya neden olan faktörlerin engellenmesi ile sağlanır. Bu yüzden yorulmanın önlenmesi için makine elemanının yüzey kalitesi arttırılır. Makine elemanının çalıştığı ortamdaki parçanın dayanımını etkileyecek faktörler ortadan kaldırılır. Ani darbelere ve değişimlerden etkilenmemesi için daha tok bir malzeme kullanılır. Parça geometrisi, mekanizmaya uygun şekilde ve gerilme yığılmalarının en az olacağı şekilde üretilir. Kalite kontrol sistemleri ile üretilen parçalar kontrol edilmeden kullanılmaz. Periyodik bakımlar düzenli olarak yaptırılır.

Tüm bu önleyici tedbirlerin alınması ürünün belirli bir ömrünün olduğu gerçeğini değiştirmez. Bu önlemler ürün ömründe parça kaybı olmadan ve parça kaybından meydana gelebilecek tehlikeler ile karşılaşmadan makine elemanından yararlanmak içindir. Elbette kullanılan malzeme belirli bir çevrim sayısından sonra yenisi ile değiştirilmek zorundadır.  

Share:

3D Yazıcıların Avantajları ve Dezavantajları

3d yazıcılar, bilgisayar ortamında tasarlanan herhangi bir nesnenin üç boyutlu olarak üretilmisini sağlayan katmanlı üretim teknolojisidir. İlk olarak 1980'li yıllarda geliştirilmiş, fakat kullanımı 2000'li yıllardan sonra yaygınlaşmıştır. Günümüzde ise talaşlı imalatın yerini alabileceğinden bahsedilmektedir. Her teknolojik gelişme ve üretim yönteminde olduğu gibi, 3d yazıcıların da bazı avantajları ve dezavantajları vardır. Bu yazımızda bu avantaj ve dezavantajlardan bahsetmeye çalışacağız.




3D Yazıcıların Avantajları

1. 3d yazıcılar kullanılarak, klasik üretim yöntemleri ile üretilemeyecek karmaşıklıktaki ürünler üretilebilir. Bu durum sağlık gibi sektörlerde kişiye ve duruma özel üretim yapılmasını kolaylaştırmaktadır.

2. 3d yazıcılar, klasik yöntemlere göre daha ucuza ve hızlı olarak prototip üretilmesini sağlar. Böylece üretim için gerekli kalıp,metal, işçi ücreti gibi harcamalara gerek kalmadan, yapılan tasarımın prototipini inceleme ve test etme imkanı sağlar. Ayrıca yapılacak olan geliştirmeler prototip üzerinde kolayca uygulanıp, sonucu görülebilir.

3. 3d yazıcılar kişisel kullanım ve hobi amaçlı çalışmalar için kolaylık sağlamaktadır. Yapılan kişisel çalışmalarda farklı üretim yöntemleri için harcama yapmadan, ihtiyaç duyulan ürünlerin belirli miktarlarda üretimi yapılabilir.

4. 3d yazıcılarda geri dönüşüm gerektiren atık materyal minimum düzeydedir. Böylece atık malzemeden dolayı oluşan maliyetten tasarruf edilmiş olur.

5. 3d yazıcılar klasik üretim yöntemlerinden farklı olduğundan, hem mühendisler hem de 3d teknolojisi ile uğraşanlar için yeni iş sahaları ve kariyer fırsatları oluşturacaktır.

6. Birinci madde de belirtildiği gibi özellikle sağlık alanında kişiye özel yapılacak olan protez, platin vb. uygulamalar protezi kullanacak kişiye bire bir uyacak şekilde üretilmesini sağlar.

7. Klasik yöntemler ile birçok parçadan oluşan ürünler, tek parça halinde ve daha dayanıklı olarak üretilebilmektedir. Ayrıca katmanlı üretim yapabilmesinden dolayı, üretilen ürün farklı dayanım isteklerine karşılık verebilmektedir.



3D Yazıcıların Dezavantajları

1. 3d yazıcıların seri üretimlerde kullanılmaya başlaması yüksek teknoloji olmadan üretim yapılan ülkelerde iş alanlarını ve klasik üretim yapan fabrikaları etkileyecektir. Ayrıca düşük yetenek gerektiren işlerde çalışan işçilerin işsiz kalmasına neden olacaktır.

2. 3d yazıcılar ile genel olarak küçük boyutlu ürünler üretilmektedir. 3d yazıcı teknolojisinin gelişmesiyle bu sorun aşılabilecek olsa da günümüzde büyük boyutlu üretim için klasik yöntemlerin tercih edilmesine neden olmaktadır.

3. Üretim yapılan malzemeler kısıtlıdır. 3d yazıcılarda özellikle plastik ve türevleri yaygın olarak kullanılmaktadır. Buna ek olarak bazı metaller ile de üretim yapılabilmektedir. Fakat yeterli çeşitlilik sağlanamamaktadır.

4. 3d yazıcılar insan sağlığı için zararlı olan radyasyon ve polimer maddeler yayabilmektedir. Bu durum her ne kadar kısıtlı olsa da bazı araştırmalar 3d yazıcıların zararlı etkilerinin olabileceğini söylemektedir.

5. 3d yazıcılarda kullanılan malzemelerin eritilmesi için yüksek enerji gereklidir. Bu yüzden çoklu üretimlerde maliyeti arttıran bir unsurdur.

6. Erişimi kolay olan 3d yazıcılar ile amacı kötü olan kişiler tehlikeli alet ve silah üretimi yapabilir. Bu durum kayıt altına alınamayan kesici ve delici aletlerin hatta silahların üretilmesine neden olabilir.

7. Yüksek özellikli üretim sayesinde parmak izi gibi kişiye özel tanıma sistemleri kopyalanabilir. Bu durum dolandırıcılık faaliyetlerine ve hırsızlıklara neden olabilir. Ayrıca güvenlik sektörünün bu tür olaylara önlem alması için ciddi maliyetlerin altına girmesine neden olabilir.

8. Şu anki teknolojik seviyesinde 3d yazıcılar seri üretime uygun değildir ve klasik yöntemlere göre daha pahalıdır. Bu nedenle daha pahalı bir teknolojidir.

Share:

Motor Yağı Üzerindeki Harfler ve Rakamlar

Araç motorları, üzerinde birçok hareketli parçanın bulunduğu ve birbiri ile temas edebilen parçalardan oluşmaktadır. Motor çalışırken bu parçaların birbiri ile teması sırasında aşınmalar ve deformasyonlar meydana gelebilmektedir. Parçalar arasındaki sürtünmeyi engellemek amacıyla motor yağı kullanılmaktadır. Motor yağı çalışma sırasında parçalar arasında yağ filmi teşekkül ettirip, parçaların birbirlerine temasını engellemektedir. Peki aracımız için en uygun motor yağını nasıl seçeceğiz?


Motor yağları SAE (Society of Automotive Engineers) tarafından standart hale getirilmiştir. Bu standartlaştırma yapılırken motor yağlarının viskozite indekslerinden yararlanılmıştır. Buna göre daha düşük rakamlı yağlar akışkan (ince yağ) , büyük rakamlı yağlar ise akışkan olmayan (kalın) olarak sınıflandırılmıştır. Örnek vermek gerekir ise SAE 5 yağı, SAE 30 yağına göre daha akışkandır. Viskozite hakkında daha fazla bilgiye ilgili yazımızdan ulaşabilirsiniz.

>> Viskozite Nedir? Önemi Nedir?


Motor yağı üzerindeki 10W40, 5W30 gibi harfler ve rakamlar ne anlama gelmektedir.?

 Yukarıda motor yağlarının daha yüksek rakamlar için daha az akışkan olduğundan bahsetmiştik. 10W30 gibi harf ve rakamlar için ise soğuk durumda  ve sıcak durumda iki farklı viskozite değeri vardır. Burada ''W'' harfi ''Winter'' kısaltması, soğuk çalışma sıcaklığını göstermektedir. Yani soğuk çalışma sıcaklığı için 10 viskozite indeksi, sıcak çalışma için 30 çalışma indeksi geçerlidir. Bu nedenle motor belirli bir sıcaklığa ulaştığında oluşması gereken yağ filmi daha kolay oluşacaktır.



Hangi motor yağını kullanmalıyım?  

Yeni otomobillerde motor parçaları ve bağlantıları sağlam olduğu için daha akışkan (ince) yağlar tercih edilebilir. Belirli bir yaşın üzerindeki araçlarda ise daha kalın motor yağları kullanılır. Bunun sebebi yaşlı araçlarda bağlantıların eskimiş olabileceğinden yağ kaçırma riskidir. Tabi ki motor yağı kullanımında, özellikle garantisi devam eden araçlarda, aracın kullanma kılavuzunda belirtilen motor yağı kullanılmalıdır ya da direk araç servisi ile konuşularak motor yağı değiştirilmelidir.

Share: